Batık Maliyet Yanılgısı Nedir?

Blog camiasını yeni bir tarz getiriyoruz..!

Zararın Neresinden Dönülse Kârsa, Neden Dönmüyorsunuz?

Batık Maliyet Yanılgısı Nedir? Standout Books
9 dakika
2,678
Evrim Ağacı Akademi: Mantık Hataları, Bilişsel Önyargılar ve Safsatalar Yazı Dizisi

Bu yazı, Mantık Hataları, Bilişsel Önyargılar ve Safsatalar yazı dizisinin 53. yazısıdır. Bu yazı dizisini okumaya, serinin 1. yazısı olan "Tartışma Nedir? Münazara Yapmanın Önemi Nedir? Tartışmalarda Bilimsel Argümanlar Nasıl Üretilir?" başlıklı makalemizden başlamanızı öneririz.

Yazı dizisi içindeki ilerleyişinizi kaydetmek için  veya kayıt olun.

EA Akademi Hakkında Bilgi Al 

Batık maliyet, belli bir âna kadar harcanmış ve artık geri döndürülemeyecek olan, genellikle başarısız bir girişime harcanmış yatırımdır. Batık maliyet yanılgısı ise, belli bir projeye/fikre sırf "Bugüne kadar yaptığım şeyler boşa gitmesin." diye, yaptığınız şey hiç akılcı/işlevsel/başarılı olmasa bile devam etme durumudur. Batık maliyet yanılgısını şu şekilde formüle edebiliriz:

  • X projesi için yatırım yapılmaktadır.
  • Y kaynağından yapılan yatırım devam etmezse X projesi tamamlanamaz ve Y kaynağı boşa harcanmış olur.
  • O yüzden yatırım devam etmelidir.

Proje planlarken, projeye ayıracağınız kaynak ile, proje bittiğinde size getireceği faydanın analizini yapmak önemlidir. Projeyi tamamladığınızda size getireceği fayda, harcadığınız enerjiyi karşılamıyor ise, zarardasınız demektir. Zararda olduğunuzu anladığınızda harcadığınız kaynakları en azından kesmek ve o projeye yeni bir kaynak sağlamamak size zaman, emek ve para tasarrufu sağlar.

Batık maliyet yanılgısı, Concorde Yanılgısı olarak da geçmektedir. Bu terim, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin, uçak için ekonomik durumun uygun olmadığı ortaya çıktıktan sonra bile pahalı Concorde süpersonik uçağının ortak gelişimini finanse etmeye devam etmesinden kaynaklanmaktadır. İngiliz hükümeti özel olarak projeyi asla başlatılmaması gereken ticari bir felaket olarak görüyordu. Ancak siyasi ve yasal konular her iki hükümetin de çekilmesini imkansız hale getirdi ve iki hükümet de zarara girdi. Batık maliyet yanılgısı bu örnek ile ünlense de Sidney Opera Binası, San Francisco-Oakland Körfezi Köprüsü gibi çok sayıda mega mühendislik projesinde de görülebilmektedir.

Gündelik Hayattan Batık Bir Maliyet

Gündelik hayattan bir örnekle anlayalım: İnternette gezinirken bir film fragmanı ile karşılaştınız. Fragmanı gördüğünüz anda tam anlamıyla büyülendiniz. Hep beklediğiniz o film sonunda çıkıyordu. "Bu filmi ilk ben izlemeliyim." dediniz ve en önden biletleri ayırdınız. Sonunda o gün geldi, heyecanla sinemaya koştunuz ve izlemeye başladınız. Heyecanla izliyorken filmin sıkıcı gelmeye başladığını fark ettiniz. Yine de izlemeye devam ettiniz ama devam ettikçe rahatsız oluyorsunuz. Kendinize itiraf ediyorsunuz. Film tam anlamıyla rezalet! Bundan sonra ne yapacaksınız, hayal kırıklığı ile eve mi döneceksiniz? Ama... En önden bilet aldınız, o kadar hazırlık yaptınız, o kadar para verdiniz. O emekler boşa mı gidecek? Tabii ki hayır. O kadar emek verdiniz. Şimdi bırakıp gitmek olur mu? Onca emeğe yazık. "Belki o kadar kötü değildir ya, güzelleşir sonralarda, güzel gibi sanki." diyerek, kendinizi avutmaya çalışıp filmi izlemeye devam ettiniz.

Film sonunda bitti, çıktınız, hâlâ kendinizi avutmaya çalışırken bir anda yaptıklarınıza bilinçli bir şekilde baktınız ve kendinizi kandırmayı bıraktınız. Film berbattı; ama siz, sırf belli bir noktaya kadar emek verdiğiniz için (bu işe "yatırım" yaptığınız için), bu "batık maliyete" zaman olarak daha da fazla yatırım yaptınız. Kendinize bu eziyeti yaşatma pahasına bile olsa... Eğer ki filmin kötü olduğuna karar verdikten sonra sinemadan çıksaydınız, para anlamında zarara girmiş olsanız bile, en azından zaman tasarrufu yapabilecektiniz ve bir nevi "Zararın neresinden dönersen dön, kârdır." prensibini uygulamış olacaktınız.

Hikaye bir yerlerden tanıdık geldi mi? Geldiyse yüksek ihtimalle "Batık Maliyet Yanılgısı"nı hayatınızda en az bir defa yaşamışsınız demektir.

Neden Bunu Yapıyorsunuz, Nasıl Düşünmelisiniz?

Daniel Kahneman'a göre, fırsatları en üst düzeye çıkarmak yerine tehditlerden kaçınmaya daha fazla önem veren organizmaların genlerini aktarma olasılıkları daha yüksektir. Bu nedenle zamanla, kaybetme olasılığı, davranışlarınız üzerinde kazanabilme olasılığından daha güçlü bir motivasyon kaynağı haline gelmiştir. Mümkün olduğunda her türlü kayıptan kaçınmaya çalışırsınız ve kayıpları kazançlarla karşılaştırırken onlara eşit davranmazsınız. Birisine bir kazanç/kayıp ikilemi teklif edecek olursanız, olası kazanç, olası kaybın iki katı civarında olmadıkça, kişi bahse girmeyi reddedecektir.

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Hal Arkes ve Catherine Blumer, 1985'te bu konuda bir deney yaptılar: Deneklere 100 dolarlık bir kayak gezisi için bilet aldıkları söylendi. Ancak daha sonra başka bir şehirde 50 dolara çok daha iyi bir kayak gezisi buldular ve onun için de bilet aldılar. Bu iki kayak gezisi için saatlerin çakıştığını öğrendiğinizde ne yaparsınız? Deneklerin yarısından çoğu, daha kötü olmasına rağmen daha pahalı olan kayak gezisini tercih etti. Çünkü ona daha fazla yatırım yapmışlardı.

Kahneman ve Tversky'nin deneyi ise şöyleydi: Bir film izlemek için sinema salonuna gideceksiniz. Bilet fiyatı ise 10 dolar. Tam bilet alacakken bilet almak için elinizde tuttuğunuz 10 doları düşürdüğünüzü fark ettiniz. Başka bir 10 dolar çıkarıp bileti alır mıydınız? Muhtemelen. Deneklerin sadece %12'si almayacağını söyledi. Peki bileti aldıktan sonra, para yerine bileti kaybettiğinizi fark etseydiniz, tekrar bilet alır mıydınız? Deneklerin %54'ü almayacağını söyledi.

Davranışçı ekonomist Dan Ariely'a göre bir takas yaparken insanlar ne kazanacağından çok ne kaybedeceğini önemsiyor. "Ödemenin acısı" denilen bu his, sahip olduğunuz herhangi bir şeyden vazgeçmeniz gerektiğinde ortaya çıkar. Ne kaybederseniz kaybedin, ister büyük, ister küçük olsun, bu acıyı hissedeceksiniz ve bu kararlarınızda değişikliğe neden olacak. Bir şeyi kaybettiğinizde canınız acıyor ve bu acıyı hafifletme isteğiniz de bu tuhaf davranışlara neden oluyor.

Birkaç etkene daha bakalım: Bir projenin başarısız olacağını gördüğünüzde yenilgiyi kabul etmenin korkaklık olacağını belki de daha çok kaynak harcayarak daha çok mücadele ederek düzelebileceğini düşünüyorsunuz. Hatta Hayatta Kalma Yanılgısı'nda olduğu gibi daha çok kaynak harcayarak düzeltilebilen sıra dışı örnekleri gördünüz. Ancak bunun çoğu durumda işe yaramadığını ve bunu başarabilen kişilerin de kâr/zarar hesabı yaptığını göz önünde bulundurmalısınız.

Askeri bir bağlamda da batık maliyet yanılgısının tezahürünü görebiliriz: Birçok durumda asil bir şekilde ölmek, korkakça kaçmaktan yeğdir; çünkü daha önce giden ve geri gelmeyecek olanların "kanı yerde kalır". Oysaki duygulara başvurmaktansa mantıklı bir şekilde düşünmek hem normal savaşlarda, hem de yatırım savaşlarında daha önemlidir. Duygulara başvurup "Bu kadar insan boşuna mı öldü?" dedikten sonra güçsüz olduğunuzu bile bile "asil bir şekilde savaşmayı" seçtiğinizde ve yatırdığınız emek ve insan gücü öldüğünde yine zararda olmayacak mısınız? Hem de bu sefer kendi canınızı da kaydedebileceğiniz için öbür örneklere göre çok daha büyük bir zarara girmiş olacaksınız (kaybettiğinizi varsayarsak). Halbuki savaş esnasında yenileceğinizi anladığınız anda sırf arkadaşlarınızın kanı yerde kalmasın diye savaşmak yerine, geri çekilip günün birinde daha büyük ve daha güçlü bir orduyla birlikte savaş alanına dönseydiniz bu daha rasyonel bir karar olmaz mıydı?

İster gerçek bir savaşta, ister bir yatırım savaşında olun mantığınızı kullanmadan ve güzelce düşünmeden karar almamalısınız. Batık maliyete yatırım yapmayı düşünüyorsanız ise yaşanılan olaylara olabilecek en objektif perspektiften baktıktan sonra karar vermelisiniz. Öbür türlü günün birinde çok ciddi bir şekilde çuvallamanız olası.

Birkaç Örnek...

Yazının başındaki örneği hatırlıyorsunuzdur. Batık maliyet yanılgısı hem kendi hayatınızda, hem de tarihte birçok örneği olan bir mantık hatası olduğu için örnek bulmak çok zor değil. Şimdi birkaç örneğe göz atalım:

Örnek 1

İlişkimizin iyiye doğru gitmediğini ve gün geçtikçe mutsuzlaştığımızı biliyorum ama onunla tam 3 senedir birlikteyiz. Eğer ayrılırsak bu, ona verdiğim tüm emeklerin çöpe gitmesi demek.

Düşünün: Sadece emek ve zaman harcandığı için iki kişinin de mutsuz olmaya etmeye devam etmesi rasyonel bir çözüm müdür? Bunun yerine emek ve zamandan bağımsız olarak kişilerin birbirini nasıl mutlu olacağına dair bir plan daha rasyonel olmaz mıydı?

Örnek 2

Bu bilete tam 300 TL verdim. Maç ne kadar kötü olursa olsun bu maçtan hiçbir şekilde ayrılamam.

Düşünün: O parayı verdiniz ve bitti. Kötü olan maçı izlemeye devam ederseniz paranızı geri alamamakla kalmayıp bir de kendinize işkence çektirmiş olmayacak mısınız? İşkence çekmemek gibi bir seçeneğiniz varken üstelik.

Örnek 3

Bu bölümü hiç sevmiyorum ve derslerden hiçbir şey anlamıyorum ama bölümü bırakırsam bu bölümü kazanmak için çalışarak harcadığım yıllar boşa gider. O yüzden bölüme devam etmeliyim. Hem belki bölümümü sonradan severim.

Düşünün: Evet, harcadığınız yıllar gitti ve geri gelmeyecek. Ama hiçbir şey anlamadığınız bu bölümü bitirdiğinizde ne yapabileceğinizi de düşünün. Size bir faydası olacak mı, yoksa harcadığınız ve hiçbir faydası olmayan yıllara daha fazlasını mı ekleyeceksiniz?

Örnek 4

Otoban projesine şu ana kadar milyonlarca TL yatırdık. Ne kadar maliyetli olursa olsun bu yolu yapmalıyız. Öbür türlü o kadar harcadığımız parayı çöpe mi atacağız yani?

Düşünün: O kadar para yatırdık da şimdi daha fazlasını mı çöpe atmalıyız? Yoksa daha fazla paranın çöpe gitmemesi için daha akılcı bir plan mı yapmalıyız?

Aslına bakılırsa bu ve benzeri çoğu örneklerde batık maliyet yanılgısını görebilirsiniz; çünkü tüm örneklerde geçmişte bir iş yapılmış ve maliyet vardır. Üstüne üstlük bu yapılan maliyet kişiye fayda sağlamaktan ziyade daha çok zarara sokmuştur ve verdiğimiz örneklerdeki her bir kişi de bu boşa giden maliyeti gördüğü halde geçmişte bir emek sarf edildiği için projeden ayrılmamaktadır. Halbuki bu durum onları hem ekonomik, hem duygusal, hem de zaman açısından zarara sokmaktadır.

Batık Maliyet Yanılgısı Size Sadece Nasıl Düşünmemeniz Gerektiğini Söyler!

Tabii ki her batık maliyetin peşinden gitmenin de kesinlikle yanlış olduğu söylenemez. Bu, safsataya başvurma safsatası olurdu. Batık maliyet yanılgısı size ne yapmanız gerektiğini söyleyemez. Yapmanız gereken eyleme karar verirken, düşünmeniz gereken tek kriterin yatırdığınız kaynak olmadığını söyler. Yani sadece yatırdığınız kaynağa bağlı olarak düşünmemeniz gerektiğini ama bunun bütün yatırımdan hemen vazgeçmek için bir neden olmadığını söylemeliyiz.

Agora Bilim Pazarı
Mrs. Dalloway (Virginia Woolf)

Mrs. Dalloway is a novel by Virginia Woolf that details a day in the life of Clarissa Dalloway, a fictional high-society woman in post–First World War England. It is one of Woolf’s best-known novels.

The working title of Mrs. Dalloway was The Hours. The novel began as two short stories, “Mrs. Dalloway in Bond Street” and the unfinished “The Prime Minister”. It describes Clarissa’s preparations for a party she will host in the evening, and the ensuing party. With an interior perspective, the story travels forward and back in time and in and out of the characters’ minds to construct an image of Clarissa’s life and of the inter-war social structure. In October 2005, Mrs. Dalloway was included on Time’s list of the 100 best English-language novels written since Time debuted in 1923.

Clarissa Dalloway goes around London in the morning, getting ready to host a party that evening. The nice day reminds her of her youth spent in the countryside in Bourton and makes her wonder about her choice of husband; she had married the reliable Richard Dalloway instead of the enigmatic and demanding Peter Walsh, and she “had not the option” to be with a female romantic interest, Sally Seton. Peter reintroduces these conflicts by paying a visit that morning.

Warning: Unlike most of the books in our store, this book is in English.
Uyarı: Agora Bilim Pazarı’ndaki diğer birçok kitabın aksine, bu kitap İngilizcedir.

Devamını Göster
₺56.00
Mrs. Dalloway (Virginia Woolf)

Örneğin 6 seneden beri okunulan ve mezun olmaya 1 ay kalınmış bir tıp fakültesini bırakmak, çoğu kişiye pek de mantıklı bir karar gibi gelmeyecektir. Hem de bunun için bir kâr/zarar analizi yapılırsa okulu bitirmenin yüksek ihtimalle daha rasyonel bir davranış olduğu gözükebilir.

Aynısı çeşitli projeler için de geçerlidir. Örneğin, 1 milyar dolarlık bir projenin 950 milyon dolarlık bölümü bittiyse ve iş istendiği gibi gitmediği için 25 milyon dolarlık bir masraf daha çıktıysa asıl proje bedeline göre çok daha küçük bir maliyet daha çıktı diye projenin tamamını bırakmak, yine çoğu kişiye göre pek de rasyonel olmayan ve hatta saçma bir karar gibi gelebilir.

Ancak kişiler ya da kurumlar, yaptıkları yatırımlara devam etmek için bir argüman olarak sadece geçmişte "onca emek verdiklerini ve kaynak yatırdıklarını" öne sürüyorlarsa ya da projenin işe yaraması için gereken koşullar tamamen ortadan kalktıysa ve proje tamamlandığında projeden kazanılacak fayda, yatırılan kaynağa değmeyecekse (halkın tabiri ile proje elinizde patlarsa) hâlâ yatırıma devam etmeye çalışmanın pek de rasyonel bir davranış olmadığı açıktır.

Sonuç

Eğer batık bir maliyetiniz varsa bu "yatırıma" devam etmenin veya yatırıma kaynak aktarımını kesmenin size nasıl bir katkı sağlayacağını fayda/zarar bağlamında analiz etmelisiniz. Devam etme nedeninizin sadece "önceden çok emek vermiş olmak" olmadığından emin olun ve başka rasyonel gerekçeler bulmaya çalışın. Yani düşünce biçiminizi "batık maliyet" olmadan tekrar değerlendirin. Böylece eleştirel düşünmeyi daha iyi öğrenmiş ve daha rasyonel kararlar vermiş olacaksınız.

KAYNAK EVRİM AGACI

0 Yorumlar